31 Ağustos 2013 Cumartesi

문장과 단어 (cümle ve kelime) II

Bu kısımda yazdıklarım bir diziden almış olduğum söz parçacıkları :


없는 것보다 낫지 = hiç yoktan iyidir
이런게 아니야! = öyle değil, (Yanlış anladın!)
나불 나불  ...
시끄럽다고 하지 않느냐? Sana gürültü yapma dememi mi?
찢어라 = hadi (yap)
내가 분명히 말하는데 (açıkça söylüyorum)
분명히 = açıkça
많이 기다럈죠? = çok bekledin değil mi?
늦어서 미안해요 = geç kaldığım için özür dilerim
옷도 다 젖었네요 = tüm kıyafetlerin de ıslanmış.
젖다  = ıslanmak
급한 일이 좀 있었어요. = acil bir iş çıkmıştı, vardı
급한 = acil
가자구요 = (artık) gidelim
상것  = köylü
천한 = alçak
당신 왜 자꾸 말 함부로 해
말 함부로 해 = dikkatsizce konuşmak
너는 약조를 지키지 않는 사람이니
형편없는 사람이구나  = yoksul insan
영치없고 아주 막 돼 먹었어요
지금 당신! 아무 것도 못하고 = şimdi sen hiç birşey yapamazsın
아무 곳도 아니야 = hiçbir şeysin
당신 이제까지 하고 싶은 말 다 하고 살았는지 모르겠지만, 지금 당신! 아무 것도 못하고, 아무 곳도 아니야.
지금 당신이야 말로 멍청하고 능력 없는 천한 상것이라고!
입 닥치지 못할까? çeneni kapatamıyor musun?
어쩔 수가 없네 = başka şansım yok
발걸음 = adım




30 Ağustos 2013 Cuma

문장과 단어 (cümle ve kelimeler) I

İnternette bulduğum bir korece hikayeden alınmış söz parçacıkları


미술  = sanat, resim
시간 = zaman, saat
모습 = şekil,
미술 시간 = Resim dersi
엄마의 모습이 없어 더 속상했습니다. =Annesinin şeklini hiç bilmediği için çok üzgündü.
- 아빠, 엄마 사진이 왜 없어? Baba, annemin resmi neden yok?
 엄마 얼굴을 모르는데 하늘에서 어떻게 엄마를 찾아 = Annemin yüzünü bilmeden gökyüzünde nasıl ararım.
- 응 엄마 사진을 할머니가 다 태웠어요 = annenin tüm resimlerini büyükannen yaktı.
- 왜  = neden
- 응 민전이가 엄마 보고 싶다고 만날 올까 봐 그러쪘대

--
살금 살금 = yavaş yavaş, 아빠  사진기를 들고 밖으로 나가
사진기 = fotograf makinesi
아파트 입구에 = apartmanın girişinde
엄마보다 열배 백배 예쁜 엄마 모습이었습니다.
열배 = 10 kat
세상사 = dünyanın işleri
사자와 토끼 = aslan ve tavşan
드디어 = nihayet, sonunda
왜 이렇게 늦었지 = neden böyle geç kaldın
명심하거라 = unutma -라 fiile emir kipi
가지 =  tür
쉽다는 것을 알아요 = kolay olduğunu anladım
옛날에  uzun zaman önce
부럽다 kıskandım
건축가 mimar
비서 sekreter
사진삭가 fotografçı
깜짝이야! korktum

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Korece yüz uzuvları- 얼굴


Yüz = 얼굴 [eol-gul] 
saç/baş =머리 [meo-ri] 
göz = 눈 [nun] 
kaş = 눈썹 [nun-sseob] 
kirpik = 속눈썹 [sok-nun-sseob] 
burun = 코 [ko] 
dudak = 입술 [ib-sul] 
yanak = 뺨 [bbyam] 
çene = 턱 [teok] 
boyun = 목 [mok] 
ten = 피부 [pi-bu]

1 Ağustos 2013 Perşembe

걱정할 때 - Endişelendiğinizde...

걱정할 때


걱정 = Endişe
걱정하다 = Endişe etmek
-ㄹ때 / -을 때 = (birşey olduğu/olacağı) zaman

1. 걱정 돼요.
= Endişeleniyorum, endişeliyim
= I’m worried.
= It worries me.

2. 불안해요.
= Huzursuzum
= I am anxious.
= I feel nervous.

3. 걱정돼 죽겠어요.
= Endişeden ölüyorum / Meraktan ölüyorum
= I’m worried to death.
= I’m so worried.

4. 불안해 미치겠어요.
= O kadar huzursuzum ki çıldıracağım/delireceğim
= I’m so anxious [that] it’s driving me crazy.

5. ~할까 봐 걱정이에요.
= ... olacak diye endişeliyim
= I am worried that ~ might happen.
= I am worried that they might ~.

6. ~하면 어떡하죠?
= Ya .... sa ne olur/nasıl olur?
= What if ~ happens?
= What if they ~?

7. 어떻게 하면 좋죠?
=Ne yapmalıyız / Nasıl yaparsak iyi olur?
= What should we do?

8. 마음이 안 놓여요.
= İçim rahat değil
= I don’t feel at ease. 
= I can’t stop worrying.

9. 잘 해결됐으면 좋겠어요.
= Umarım bu sorun iyi bir şekilde çözülür.
= I hope the problem is solved [well].

10. 큰일이네요.
= Büyük problem / Sorun
= That’s not good.
= That’s a big problem.

11. 이 상황에서 어떻게 걱정이 안 돼요?
= Bu durumda nasıl endişe etmem/ etmezsin?
= How can you not worry in this situation?

Kaynak: talktomeinkorean