29 Mart 2013 Cuma

Şarıklarla Korece - Happy

Happy -유리아 Yuria
Flower Boy Ramyun Shop OST, Korean, English, Turkish (Korece, Turkçe
lyrics)

 

첫 느낌이 너무좋아 널 내꺼로 만들꺼야
= İlk his çok güzeldi seni kendimin yapacağım/benim olacaksın

don't be afraid 도망가지마 my love
= Korkma kaçma aşkım

모든 게 너무 완벽해 내 가슴이 또 뛰어 왜
= Herşey mükemmel, Kalbim tekrardan çarpıyor neden?

내가 미쳤나봐 너를 볼 때마다 가슴이
= Deliriyorum galiba, seni her gördüğümde kalbim

매일 보고싶어 내 곁에만 두고 싶어 아모레미오
= hergün görmek istiyorum, yanımda tutmak istiyorum

Korece "...." nasıl söylenir?



Korece çok sık kullanılan bazı cümleler vardır. Aklıma geldikçe bu başlık altına ekleyeceğim.

Not :  Fillerin sonuna gelen "세요" -"seyo" eki cümleyi daha kibar bir şekilde bitirmek için kullanılır. 
  • Yanlış anlama(yın lütfen)  = 오해하지마 (세요)
  • Onu demek istemedim = 그 말이 아니야 
  • Öyle değil = 그게 아니야
  •  Hiç mantıklı değil / Çok saçma / Inanamıyorum : 말도 안돼 
  • Asla / kesinlikle  = 절대 
  • Böyle birşey olamaz / Bu gerçek olamaz. = 그럴리가 없어(요) 
  • Umrumda değil / Farketmez= 상관없어(요) 
  • ..... Ama / Ancak = .... 하지만  (널 사랑해요. 하지만... Seni seviyorum. Ama ...)
  • Haklısın = 네 말이 맞아 
  •  İyi gidiyor mu? / Herşey yolunda mı? = 잘 돼가요
  • Nasıl gidiyor? = 어떻게 가요
  • Uyuyor musun (uyuklayan birine söylenir) = 줄려(요)
  • Sizin isminiz nedir? = 당신의 이름은 무엇입니까? samimi soru
  • İsminiz nedir = = 성함이 어떻게 되십니까? kibar soru
  • Benim adım .... = 제 이름은 ... 입니다
  • Tanıştığımıza memnun oldum = 만나서 반갑습니다kibar
  • Tanıştığımıza sevindim = 만나서 반가워요  samimi
  • Görüşmeyeli uzun zaman oldu = 오랜만이다
  • Beni yanlız bırak(ınız) = 혼자 내버려 두십시오! 
  • ... Korece nasıl söylenir = ... 를 한국말로 어떻게 말해요? 
  • Doğum günün kutlu olsun = 생일 축하합니다 
  • Ben ....'den geldim = 저는 ... 에서 왔어요 
  • İyi günler diliyorum / iyi bir gün geçiriniz = 좋은 하루 되세요 
  • Yavaş yavaş söyleyebilir misiniz, lütfen? = 천천히 말씀해 주세요
  • Bol şans diliyorum = 행운을 빌어요 kibar
  • Bol şans / Başarılar = 행운을 빈다 samimi
  • İyi uykular, Allah rahatlık versin = 안녕히 주무십시요  kibar
  • İyi uykular = 잘자 (jal jja) - samimi
  • Afiyetle yiyeceğim / Afiyet olsun = 잘 먹겠습니다 - yemekten önce
  • Afiyetle yedir / Afiyet olsun = 잘 먹었습니다 - yemekten sonra
  • Afiyet olsun = 맛있게 드세요  - kibar söyleniş şekli
Kelimeler;
네=senin
말 = söz
맞아 = doğru
Senin dediğin/sözün doğru


28 Mart 2013 Perşembe

1-100'e kadar Sayılar Sino Korean


Çin sayma sisteminden kalma bu sayılara Sino Sayılar diyorlar ve genellikle tarihlerde, saat söylerken dakikalarda, aylarda, posta numaralarında bu sayı sistemini kullanıyorlar.



1 일 [il = one]
2 이 [i = two]
3 삼 [sam = three]
4 사 [sa = four]
5 오 [o = five]
6 육 [yuk = six]
7 칠 [chil = seven]
8 팔 [pal = eight]
9 구 [gu = nine]
10 십 [sip = ten]
100 백 [baek = hundred]
1.000 천 [cheon = thousand]
10.000 만 [man = ten thousand],

Yerel Korecede olduğu gibi, rakamları birbiri ardına koyarak 11, 12, 105 diyebilirsiniz.

312'i korece söyleyebilmek için :
 Üç + yüz + on + iki
삼 +  백 +   십 + 이
 [sam-baek-sip-i]


  • 1,234 = 1,000 (천) + 2 (이) + 100 (백) + 3 (삼) + 10 (십) + 4 (사) 
  • 512 = 5 (오) + 100 (백) + 10 (십) + 2 (이) 
Telefon numaranızı söylerken bu rakamları kullanıyorsunuz. Telefondaki (-) işaretini 에 -e- diye söylüyorlar.
  • 711-3852 =  칠 일 일에 삼 팔 오 이 (chil il il-e sam pal o i) Türkçe (çil il ire sam pal o i)
  • (0918) 922- 0448 =  공구일 팔 구 이 이에 공 사 사 팔 (gong gu il gu i i-e gong sa sa pal)

1-100'e kadar Sayılar - Native (Yerel) Korece

Yerel Korece sayılarını 1'den 100'e kadar saymayı dinleyerek öğrenelim. Ayrıca daha sonra alt tarafta yazılı hallerini de yazacağım.




Native Korean numbers
1 하나 [ha-na]
2 둘 [dul]
3 셋 [set]
4 넷 [net]
5 다섯 [da-seot]
6 여섯 [yeo-seot]
7 일곱 [il-gop]
8 여덟 [yeo-deol]
9 아홉 [a-hop]
10 열 [yeol]


11'den 19'a kadar basit. Türkçe'deki gibi sadece 10'un yanına sayıları ekleyin
Ex)
열 (10) + 하나 (1) = 열하나 [yeol-ha-na] (11)
열 (10) + 아홉 (9) = 열아홉 [yeol-a-hop] (19)
20 스물 [seu-mul]

Aynı şekilde diğerlerine de bunu uygulayabilirsiniz.
30 서른 [seo-reun]
40 마흔 [ma-heun]
50 쉰 [swin]
60 예순 [ye-sun]
70 일흔 [i-reun]
80 여든 [yeo-deun]
90 아흔 [a-heun]
100 백 [baek]

100 rakamı ve sonra yerel korece dilinde söylenmeye kalktığında çok uzun olacağı için 100 ve sonrası için sino korece'yi kullanıyorlar.

Yaşınızı söylerken yerel korece'yı kullanmalısınız. Kullanırken tek yapmanız gereken rakamın yanına 살 [sal] "yaş" ifadesini getirmek.


한 살 (1), 두 살, 세 살, 네 살, 다섯 살, 여섯 살, 일곱 살, 여덟 살, 아홉 살, 열 살 (10),

열한 살 (11), 
열두 살, 열세 살, 열네 살, 열다섯 살, 열여섯 살, 열일곱 살, 열여덟살, 열아홉 살,

스무 살 (20), 스물한 살 (21), 스물두 살, 스물세 살, 스물네 살, 스물다섯 살, 스물여섯 살, 스물일곱 살, 스물여덟 살, 스물아홉 살,

서른 살 (30), 서른한 살 (31), 서른두 살, 서른세 살, 서른네 살, 서른다섯 살, 서른
여섯 살, 서른일곱 살, 서른여덟 살, 서른아홉 살,

마흔 살 (40), 마흔한 살 (41), 마흔두 살, 마흔세 살, 마흔네 살, 마흔다섯 살, 마흔여섯 살, 마흔일곱 살, 마흔여덟 살, 마흔아홉 살,

쉰 살 (50), 쉰한 살(51), 쉰두 살, 쉰세 살, 쉰네 살, 쉰다섯 살, 쉰여섯 살, 쉰일곱 살, 쉽여덟 살, 쉰아홉 살,

예순 살 (60), 예순한 살 (61), 예순두 살, 예순세 살, 예순네 살, 예순다섯 살, 예순여섯 살, 예순일곱 살, 예순여덟 살, 예순아홉 살,

일흔 살 (70), 일흔한 살 (71), 일흔두 살, 일흔세 살, 일흔네 살, 일흔다섯 살, 일흔여섯 살, 일흔일곱 살, 일흔여덟 살, 일흔아홉 살,

여든 살 (80), 여든한 살 (81), 여든두 살, 여든세 살, 여든네 살, 여든다섯 살, 여든여섯 살, 여든일곱 살, 여든여덟 살, 여든아홉 살,

아흔 살 (90), 아흔한 살 (91), 아흔두 살, 아흔세 살, 아흔네 살, 아흔다섯 살, 아흔여섯 살, 아흔일곱 살, 아흔여덟 살, 아흔아홉 살,

백 살 (100)


101 = 백 [baek / 100] (sino-Korean) + 하나 [ha-na / 1] (native Korean)
205 = 이 [i / 2] (sino-Korean) + 백 [baek / 100] (sino-Korean) + 다섯 [daseot / 5] (native Korean)


Yaşınızı söylerken;


Yaştan sonra 이에요 [i-e-yo] ekini kullanmalısınız.
한 살이에요. 1 yaşındayım. /I am one year old.
열 살이에요. 10 yaşındayım / I am ten years old. 
스무 살이에요. Yirmi yaşındayım. / I am twenty years old. 
서른 살이에요.  30 yaşındayım. /  I am thirty years old.



sino korece için tıklayınız.


Korece nesnelerin sayısını söylerken


Korecede nesnelerin rakamlaı nesneden sonra geliyor. Türkçe'deki gibi öncesinde değil. Biz söylerken "3 tane otobüs bileti" diyoruz. Fakat korecede durum biraz ters. "Otobus bileti 3 tane" diyorsunuz

 버스 표 열 장 (beoseu pyo yeol jang)
= Otobüs bileti 3 tane

십 과 (sip gwa)
= 10. bölüm / Ders 10

사람이 두 명 (sarami du myeong )
= Korece : Kişi iki tane,
= Türkçe : İki kişi

Telefon numaranızı söylerken native korean numaralarını kullanmıyorlar. Sino korean kullanıyorlar.

Korece nesnelerin sayısını söylerken; / A few counter words:
Korean -- Türkçe / English

  • beol (벌) -- kıyafetler için / items of clothing
  • bun (분) -- insanlar (kibar şekli) / people (polite)
  • cheok (척) -- Gemi ve Tekne / boats and ships
  • chae (채) -- Ev / houses
  • dae (대) -- Araçlar ve makine işevi gören şeyler için. (Bilgisayar dahil) / vehicles (cars, airplanes) and machinery (incl. computers)
  • dan (단) -- bunches of Welsh onions, green onions; a column (in a newspaper)
  • dong (동) -- yapı, bina / buildings
  • gae (개) -- "nesne"lerin sayısını belirtmek için / 'things' in general, can be used if you're not sure which specific counting word to use.
  • geuru (그루) -- Ağaçlar / trees
  • gwa (과) -- Ders, bölüm, sayfa / lessons
  • gwon (권) -- kitaplar / books
  • jang (장) -- sayfa /  paper
  • jaru (자루) --Uzun saplı aletler (yazı aletleri, kürek, kılıç ve tüfek), ve uzatma, bıçak ve tabanca  /  things with long handles (writing instruments, shovels, swords, and rifles), and by extension, knives and pistols
  • jul (줄) -- kelime anlamı: satır. Üst üste hizalanmış şeyler (gimbap, masa, sandalye) / literal meaning: line. things aligned in a row (gimbap, desks, chairs)
  • kyeolle (켤레) -- çift nesneler (eldiven, çorap ,terlik) / gloves and socks
  • mari (마리) -- hayvanlar / animals
  • myeong (명) -- insanlar (normal kullanım) / people (informal)
  • pil (필) -- kesilmemiş kumaş / uncut fabric
  • pogi (포기) -- Çin lahanası / Chinese cabbages
  • pun (푼) -- kuruş / pennies
  • sal (살) -- yıl (yerli korece) / years (with Native Korean cardinals)
  • se (세) --  yıl (çinceden kalma) / years (with Sino-Korean cardinals)
  • song-i (송이) -- salkımlı, buketli nesneler için (çiçek, üzüm, muz gibi) / picked flowers, bunches of grapes, bunches of bananas
  • tol (톨) -- Pirinç taneleri / grains of rice (not cooked), stones
  • tong (통) -- mektup, e-mail, telefon araması / letters, telegrams, telephone calls, and e-mail
  • tong (통) -- karpuz, kavun / watermelons

Some nouns can also function as counter words:
  • byeong (병) -- şişeler / bottles
  • cheung (층) -- kat, katman / floors (of a building), layers
  • geureut (그릇) -- tabak çanak / bowls
  • gok (곡) -- şarkılar / songs
  • jan (잔) -- kupa ve cam bardak / cups and glasses
  • madi (마디) -- cümle, vs / phrases, joints, and musical measures
  • saram (사람) -- insanlar / people (informal)
  • tong (통) -- kaplar, kovalar /containers, buckets
Some words are used for counting in multiples:


  • jeop (접) -- one hundred dried persimmons/garlic
  • ko (코) -- twenty dried pollacks
  • pan (판) -- thirty eggs
  • son (손) -- two fish (typically mackerels or yellow croakers)
  • daseu/taseu (다스/타스) -- dozen
  • tot (톳) -- one hundred sheets of lavers
kaynak : http://en.wikipedia.org/wiki/Korean_count_word

Afişlerle Korece - My Love (내 사랑)

Bu filmi geçen akşam izleme fırsatım oldu. Gerçekten eğlenceliydi benim için. 4 farklı çiftin aşkını anlatan bir film.



내 사랑
Aşkım,

찾았나요?
Buldun mu?

당신의 반쪽...
Diğer yarını..



그 이름을 부르면,
O ismi çağırdığında
이름 = isim, ad
부르다 = çağırmak, söylemek
-면 = -se, -sa, -dığı zaman

심장이 터질 것처럼 좋습니다...
Kalbim patlayacak gibi oluyor
심장 = kalp
터지다 = patlamak
-을 것처럼 = -cak gibi

오래오래 착한 심장으로 사랑하겠습니다..
Uzun uzun seni iyi bir kalple seveceğim
오래 = uzun
착한  = iyi
-으로 = -le, -la
사랑하다 = sevmek
-겠 = -ecek, -acak (bir de tahmin söz konusu oldunda)
-습니다 = cümleyi kibar şekilde tamamlamak için

Bu filmin OST'u ile ilgili bir de klip çekmiş filmdeki oyuncular ve çok da şirin olmuş. 


27 Mart 2013 Çarşamba

Afişlerle Korece - Lost in Love

사랑을 놓치다
Aşkı kaçırmak

왜 몰랐을까,
Nasıl göremedim / bilemedim

그게 사랑이었다는 것을...
Bunun aşk denilen şey olduğunu

왜 지나쳤을까,
Neden farketmedim ki,

그 사람인 줄 알면서도...
Onu tanıyor olmama rağmen/ tanımama rağmen

이 사람이다 싶을 때 잡지 않으면.
Senin gibi hisseden birini yakalayamazsan

24 Mart 2013 Pazar

그리고 Ve 그래서 Bu yüzden Bağlaçları



Korecede bağlaçlar

 그리고 : ve, ayrıca, bir de
Örneğin;
 - 커피, 빵, 그리고 물 [keo-pi, ppang, geu-ri-go mul]
- Kahve, ekmek ve su / kahve, ekmek bir de su

Fiillerle kullanılırken;

 (1) 친구를 만났어요. [chin-gu-reul man-na-sseo-yo]  = Arkadaşımla buluştum.
- 친구
= arkadaş
= friend

- 를
= nesne yapma eki
= object marking particle

- 만나다
= buluşmak
= to meet

- 만났어요
=  Buluşmanın geçmiş zamandaki hali.
 = past tense of 만나다

(2) 밥을 먹었어요. [ba-beul meo-geo-sseo-yo]  = Yemek yedim.
- 밥
= pilav, yemek
= rice, meal

- 을
=  nesne yapıcı ek, kelime sessiz harf ile bittiği için -eul geldi.
= object marking particle

- 먹다
= yemek (fiili)
= to eat

Sıra bu ikicümleyi birleştimeye geldi.
(1) ve (2) = 친구를 만났어요 ve 밥을 먹었어요.
= 친구를 만났어요. 그리고 밥을 먹었어요.
=Arkadaşımla buluştum. Ve yemek yedim.

그리고 cümle başında kullanılır. Yeni bir cümle oluşturmadan cümleye devam etmek için ise sadece -고 ekini kullanmalıyız. Bu konuya daha sonra değineceğim.


 그래서 [keu rae seo - kıreso] bağlacındayız; Kore film/dizilerinde çok duyduğunuz bir cümledir. Karşıdaki kişi bir şeyleri anlatır anlatır, diğer taraf sadece "kıreso = Yani" der.  Cümleye  "Bu yüzden, onun için, yani" gibi anlamlar katar.

(1) 오늘 비가 왔어요. [o-neul bi-ga wa-sseo-yo - onıl piga vasseoyo]
- 오늘
= bugün
= today

- 비가 오다
= yağmur yağmak
= to rain

- 비가 왔어요
= Yağmur yağdı
= past tense of 비가 오다

(2) 집에 있었어요. [ ji-be i-sseo-sseo-yo - çibe isseosseoyo] = Evde idim / evde kaldım.
- 집
= Ev
= house, home

- 있다
= olmak, var olmak
= to be

Sıra geldi bu iki cümleyi birleştirmeye;

(1) + (2) = 오늘 비가 왔어요. Bu yüzden 집에 있었어요.
= 오늘은 비가 왔어요. 그래서 집에 있었어요.
= Bugün yağmur yağdı. Bu yüzden evdeydim / evde kaldım.

3. 저는 학생이에요. 그래서 돈이 없어요.
[jeo-neun hak-saeng-i-e-yo. geu-rae-seo do-ni eop-seo-yo]
= Ben öğrenciyim. Bu yüzden param yok.
= I am a student. So I don’t have money.

- 돈 = para = money
- 없다 = olmamak, yok, =  to not be, to not exist

kaynak : talktomeinkorean.com

Afişlerle Korece - A Moment to Remember


Hayatımda izlediğim en güzel filmlerin başında geliyor A moment to Remember. İzlemeyenler varsa hemen izlesinler :) Özcan Deniz'in "Evim Sensin" filminin orjinalidir A moment to Remember. Gerçi Kore versiyonu da japon filminden esinlenerek yapılmış fakat korece yapıldıktan sonra kore versiyonu japonlar tarafından tekrar cekilmiş. Koreliler bu işten iyi anlıyorlar. 


그녀가 모든 기억을 잃어가고 있습니다. = O bütün anıları unutup gidecek
그녀  = O kadın
모든 = bütün
기억 = anı, hatıra
잃다 = unutmak
-고 있다 = -yor (şimdiki zaman eki)

이른도 나이도 사랑했던 나 조차도... = İsmini de, yaşını da, sevdiği beni de (조차 adamın ismi)
이름 = isim
나이 = yaş
사랑하다 = sevmek
나 = ben

내 머리속의 지우개 = Beynimdeki silgi / Beynimin içindeki silgi
내 = benim
머리 = baş, beyin
속 = iç, içinde
-의 = -nin, -nın
지우개 = silgi

21 Mart 2013 Perşembe

Koreden gelen paket ve içindekiler - 선물


Bugün korede yaşayan koreli arkadaşlarım (iki arkadaş) bana bir koli; çay, kahve, bisküvi gibi ürünler göndermişler ve bir de iki ayrı mektup. Neredeyse aradan bir yıl geçti onlarla tanışalı. Ama hala iletişimimiz devam ediyor olması beni çok mutlu ediyor. Ve gerçekten de çok saygılı, arkadaş canlısı iki  arkadaş :)
Ben de onlar için Turk çayı ve bir mektup yazmıştım fakat iş yoğunluğundan, zamansızlıktan dolayı bir türlü göndermek kısmet olmadı. Ama en kısa zamanda yeni birşeyler alıp göndermeliyim artık :)

Yukarıda resmi olan bisküvi Korenin geleneksel kurabiyesiymiş arkadaşım öyle dedi. Zaten üzerindeki yazıları da burada yazıp ne anlama geldiklerini paylacağım.


쌀 = pirinç
땅콩 = yer fıstığı
함유 = içeriyor
개입 = tane, adet
자연이 빚은 = doğal
쌀전병 = prinç krakeri, pirinç kurabiyesi





맥심 = maxim
화이트 골드 = white gold
커피 믹스 = coffee mix
무지방우유를 넣어도 = yağsız süt konsa da
커피의 맛과 향이 살아있습니다 = kahvenin tadı ve kokusu kalır (yaşar/devam eder)



20 Mart 2013 Çarşamba

Afişlerle Korece - 아저씨 (Amca)


아저씨 f'ilmi ben izlediğim filmler içinde en iyilerinden bir tanesiydi. Hani şu hafızalarda yer eden filmler vardır ya işte ondan.


이 세상, 지키고 싶은 단 하나
단 [dan]  = Sadece
지키다 [ji-ki-da] = Korumak
세상 [se-sang] = Dünya
Bu dünyada, korumak istediğim şey sadece bir tane

잃을 것도 두려울 것도 없다
잃다 [il-da] = kaybetmek
Kaybedecek de korkacak da hiçbirşeyim yok


19 Mart 2013 Salı

Korece Yön tarif etme - 방현



Biraz da korece yönlendirme nasıl yapılır, neler söylenir ona bakalım.

쪽 [ jjok ] = Taraf
쭉 [ jjuk ] = Dosdoğru
쯤 [ jjeum ] = civarı, yaklaşık

오른쪽 [ o-reun-jjok ] = Sağ taraf
왼쪽 [ wenjjog ] = Sol taraf
똑바로 [ ttok-ba-ro ] / 쭉  [ jjug ] / 직진하다  [ jik-jin-ha-da ] = Dümdüz, olduğu gibi

이 [i] = Bu 
그 [geu]= O 
저 [jeo]= Şu

şimdi bunları birleştirelim;

이쪽 = Bu taraf
그쪽 = O taraf
저쪽 = Şu taraf
-(으)로 = ( yönelme eki)  -e doğru

올라가다 = Yukarı çıkmak
올라오다 = Yukarı gelmek

내려가다 = Aşağı gitmek
내려오다 = Aşağı gelmek

나가다 = Dışarı çıkmak
나오다 = Dışarı gelmek

들어가다 = İçeri gitmek
들어오다 = İçeri gelmek

Afişlerle Korece - 통증 (Ağrı - Acı)


아무리 맞아도 = Ne kadar doğru olsa da
피가 나도 안 아픈데, = Kanasa da acımaz ama
니가 울면 아파 = Sen ağlarsan acır
슬프지만 아름다운 사랑 = Üzücü ama güzel aşk
감독 = Yönetmen

Resimlerle Korece 1

마을 버스[ma-eul beo-seu] = Mahalle Otobusu / Dolmuş
창문 / 유리창 [chang-mun / yu-li-chang] = Pencere / Cam
번호판 [beon-ho-pan] = Araba plakası
앞바퀴 / 뒷바퀴 [ap-ba-kwi] = Ön Teker / arka teker
운행 노선 [un-haeng no-seon] = Rota (Gidiş&Geliş)


Korede toplu ulaşım - 한국의 대중교통


(Korece kitabından bir görüntü)

버스 정류장에서 버스를 타는 사람들
Otobüs durağından otobuse binen insanlar

택시를 잡기 위해 손을 들고 있는 사람 
Taksiyi durdurmak için elini kaldıran insan


한국의 대중교통 = Korenin Toplu ulaşımı
의 = nin/nın
대중 : Toplu
교통 : Ulaşım, trafik

Öncelikle korede bulunan toplu ulaşım araçları;

버스 [beo-seu] = Otobus
택시 [taek-si] = Taksi
자전거 [ja-jeon-geo] = Bisiklet
기차 [gi-cha] = Tren
비행기 [bi-haeng-gi] = Uçak
지하철 [ji-ha-cheol](지하 : yer altı 철 : elektrik) = Metro
전차 = Tramway
자가용 = Kendi arabası
역 = İstasyon
버스 정류장  = Otobus durağı
교통수단 = Araç
시간 = Zaman
비용 = Ücret


걸어가다 = Yürüyerek gitmek > 걸어가요
걸어오다 = Yürüyerek gelmek > 걸어와요
뒤어가다 = Koşarak Gitmek
타다 = Binmek
타고 가다 = Binerek gitmek > 타고 가요
타고 오다 = Binerek gelmek
내리다 = İnmek
타고 다니다 = (Hergün düzenli olarak yapılıyorsa) binerek gidip gelmek

Nasıl gidilir, ne kadar sürer gibi soruları sorabilmek için;

박물관 = Müze
에 = -e, -a,/-de, -da
걸리다 = (zaman olarak) sürmek
삼십 = 30
분 = dakika

Zaman + 이/가 걸려요 = xxx kadar sürüyor
A) 박물관에 어떻게 가요?
= Müzeye nasıl gidilir?

B) 택시를 타세요. 삼십분이 걸려요.
=Taksiye bininiz.  30 dakika sürüyor.

A) 학교에 어떻게 와요? = Okula nasıl geliyorsun?
B) 자전거를 타고 와요. = Bisiklete binerek geliyorum / binip geliyorum.
A) 얼마나 걸려요? = Ne kadar sürüyor?
B) 이십 분이 걸려요. = 20 dakika sürüyor.

A'dan B'ye kadar derken kullanılan kalıp;
A에서 B까지 = A'dan B'ye kadar...

한국문화원 = Kore kültür merkezi
학교에서 한국문화원까지 어떻게 가요?
Okuldan Kore Kültür Merkezine kadar nasıl gidilir?

집 = Ev
화사 = Şirket
뭘 = Neye
A) 집에서 화사까지 뭘 타고 가요? = Evden şirkete kadar neye binerek geliyorsun?
B) 버스를 타고 가요. = Otobuse binerek geliyorum.

A) XX 씨는 어제 집까지 걸어갔어요. = XX dün eve kadar yürüyerek gitti.

A) 어디에서 내려요? = Nerede ineyim?
B) 서울 역에서 내리세요. = Seul istasyonunda ininiz.

17 Mart 2013 Pazar

Korece'de ㅂ- B istisnası



Korecede de bazı  düzensiz fiiller vardır ve bunlar kendilerinden sonra gelen harflere göre değişiklik gösterir. Bu istisnalardan birisi de ㅂ (B) istisnadır

Kullanımı;
************************
ㅂ (B) kendisinden sonra ünlü bir har geldiğinde aşağıdaki şekillerde değişiklik gösteriyor.;
  • ㅂ'den önce 오 [o] harfi var ise ㅂ harfi 오 [o ]harfi oluyor.
  • ㅂ'den önce 오 [o] harfi yok ise 우 [u] olarak değişiyor.
  • Eğer kendisinden sonra sessiz harf geliyorsa herhangi bri değişiklik olmuyor.
************************

Örnek :
1. 돕다 [dob-da ] 
= yardım etmek

도 + ㅂ + 다
= Kendisinden önce gelen harf 오 olduğu için ㅂ  harfi 오  olarak değişiyior. 오 'dan sonra ise 아 geleceği için kelime aşağıdaki hali alıyor.

도+오+아요
= 도와요 = Yardım ediyorum.
돕아요 değil.

Gibi görünüyor - 같이 보이다



 Bir şeyi bir şeye ya da bir kişiyi birine benzettiğimizde kullanacağımız kalıptır.

보다  = görmek
보이다 =  görünmek

~ 같이 보이다 = gibi görünüyor /To look like 
 ~맛 같아  = Tadı ... gibi / Tastes like ....
~ 냄새 같아 gibi kokuyor / Smells like....

*Korece : 너는 고등학생 같이 보여요.
Türkçe : Lise öğrencisi gibi görünüyorsun.

İngilizce : You look like a high school student.

Yemeklerle ilgili kullanılan kelimeler-cümleler -음식 - 맛



Eee yaşamak için yemek gerekiyor değil mi? Yarın öbür gün Kore'ye gittiğinizde bunlar işinize yarayacaktır :)

Başlayalım mı? Hangi yemeği sevdiğini sorarak başlayabiliriz değil mi?

할리메 = Halime (Benim adım :))
씨 = hanım (saygı ifadesi)
무슨 [mu-seun] = hangi, ne tür
음식 [eum-shik] = yemek
을 [eul] = nesne eki, (yemeği)
좋다 [joh-da] = iyi
좋아하다 [joh-a-ha-da] = hoşlanmak

A) 할리메 씨는 무슨 음식을 좋아해요?
[Halime shi-neun mu-seun eum-shik-eul joh-a-hae-yo]
= Halime hanım, (siz) hangi yemeği seviyorsunuz?

B)  저는 김치찌개를 좋아해요
[Jeo-neun kim-chi-jji-gae-reul joh-a-hae-yo]
= Ben, kimçi çorbasını seviyorum.

조금 : Biraz
그런데 : Ama
어때 : nasıl

A) 비빔밥은 맛이 어때요?
[Bi-bim-bab-eun mas-i eoddae-yo]
= Bibimbab'ın tadı nasıl?

Korece -(으)ㄹ래요 eki



-(으)ㄹ래요 eki karşı tarafa ne yapmak, ne yemek istediğini sorarken ya da ne yapmak istediğini söylerken kullanılır. Biraz =고 싶다 (-mak istiyorum) gibi anlam içermektedir.

Restoranta gittiğinizde karşınızdaki kişiye "Ne yiyeceksin(iz)?" Ne yemek istersiniz" diye sormak istediğiniz de ;

**오다 : gelmek > 
> 올래요 : geleceğim

**앉다 : oturmak > 
> 앉을래요 : oturacağım

**마나다 : buluşmak > 
> 만날래요  : buluşacağım

**서다 : ayakta durmak > 
> 설래요 : ayakta duracağım

**받다 : almak > 
> 받을래요 : alacağım

**걷다 : yürümek >  
> 걸을래요 : yürüyeceğim

**듣다 : dinlemek > 
> 들을래요 : dinleyeceğim

**주다 : vermek > 
> 줄래요 : vereceğim

**읽다 > okumak > 
> 읽을래요 : okuyacağım

A) "뭐 먹을래요?"
[mwo mo geul lae yo / mo mogılleyo]
= Ne yiyeceksiniz / yemek istersiniz? gibi.

B) "저는 불고기를 먹을래요."
= Ben bulgogi yiyeceğim./ Bulgogi yemek istiyorum.

1) 좀 피곤해서 집에서 쉴래요
= Biraz yorgun olduğum için evde dinleneceğim / dinlenmek istiyorum.

2) 커피를 마실래요
= Kahve içeceğim.

3) 다섯 시에 갈래요
= Saat 5'te gideceğim.

Örnekte de görüldüğü üzere eğer sessiz harf ile bitmişse 듣 + 을래요 eki geldi.
sesli harf ile bittiğinde ise 오 + ㄹ래요

NOT : 걷다   ve 듣다 da sondaki ㄷ eki ㄹolarak değişiyor. Bu bir istisnadır. Bu şekilde bir kaç istisna daha var.



Bir Kelime 한마디



힘들다 : zorlanmak
바쁘다 : meşgul olmak
즐겁다 : eğlenceli olmak
피곤하다 : yorgun olmak
재미있다/없다 : eğlenceli olmak / olmamak
정신이 없다 : Aklı başında olmamak
정신을 차리다 : Aklını başına almak
그저 그렇다 = şöyle böyle

*
편하다 : rahat olmak
편한하게 해요 : rahatlatıyor
편한해져서 : rahatlattığı için
*

----------
이사하다 : Taşınmak
왜냐하면  : çünkü
표시하다 : işaretlemek
고르다 : seçmek
같다 : aynı, benzer
다르다 : farklı, değişik

----------



Hobi ile ilgili kelimeler: 
Hobi = 취미 [çuimi]
Hobiniz nedir? = 취미가 뭐예요
Benim hobim yüzmektir. = 제 취미는 수영이에요

자전거를 타다 : Bisiklete binmek
등산을 하다 : Dağa tırmanmak
낚시를 하다 : Balık Tutmak
피아노를 치다 : Piano Çalmak
개임을 하다 : (Bilgisayar) Oyun oynamak
수영을 하다 : Yüzmek


Sıklık Zarfları = 빈도
언제나 / 항상 / 늘  : her zaman
자주 : sık sık
가끔 : bazen
별로 : pek
거의 : neredeyse hiç
전혀 : hiç

별로, 거의, 전혀' olumsuz cümlelerde kullanıyor.
매 : her
매주 >  주 : hafta
매일: her gün
매주말 : her hafta sonu




Hal Hatır Sorma - 안부



İnsanlarla karşılaştığımızda kullandığımız cümle kalıpları :

1) 오랜만이에요. = [oraen man i e yo]
= Uzun zaman oldu

2) 그동안 어떻게 지냈어요?
 = Bu süre boyunca (Görüşmediğimiz süre boyunca) neler yaptın / nasıl geçirdin?

**았/었/였어(요) : geçmiş zaman eki
**그 : O
**동안 : süre boyunca
**어떻게 : nasıl
**지내다 : geçirmek (zaman geçirdim)
**지나다 : geçmek (zaman geçti)

3) 방학을 잘 보냈어요?
= Okul tatilini iyi geçirdin mi? / Okul tatilin iyi geçti mi?
**방학 : Okul tatili
**잘 : iyi
**보내다 : geçirmek, göndermek